Ankara’da 14 yılda 152 kiloyu gören çocuk hastaneye yatırıldı
Ankara’da 2009 yılında 3,5 buçuk kilo olarak dünyaya gelen ve 14 senede 152 kiloya ulaşan Hasan Hüseyin Gültekin, kilo fazlalığı nedeniyle annesi Emine Gültekin tarafından Etlik Şehir Hastanesi Çocuk Hastanesi’ne getirildi.
Doktorların muayenesinden sonra takip amaçlı hastaneye yatırılan Gültekin’in, tetkiklerinin yapıldıktan sonra tedavisine başlanacak.
Son yıllarda çok fazla kilo aldı: Önüne geçemedik
Emine Gültekin, “Bebeklikten bu yana hep kilolu şekilde ayları, yılları geçti. Aslında bebekken ‘onu yesin, bunu yesin’ diye peşinden koşan bir anne değildim. Her şeyi yiyen bir bebekti. Öyle zorlamayla yiyen bir bebek olmadı. Büyüdüğünde de bunun önüne geçemedik. Yemek yiyordu daha sonra da sofradan kalkıp tekrar ekmek arası yapıp bir de onu yerdi. Kızdığımda da benden gizli olarak yerdi. Son 3 yılda ise daha fazla kilo aldı. Önüne geçemedik. Son yıllarda hareketleri yavaşladı, vücudu hantallaştı, hiçbir şey yapmak istemiyordu. Spor yoktu, yürüyemiyordu, nefes darlığı vardı, yürürken kalbi çarpıyordu. Bu şikayetlerimizden dolayı biz de Etlik Şehir Hastanesi’ne başvurduk. Bu problemden dolayı ilk defa yatış yapıyoruz” dedi.
Dışarıda her türlü yemek yemeyi seviyorum: Evde ne olursa yiyorum
Hasan Hüseyin Gültekin ise sabahları kalkar kalkmaz ilk işinin mutfağa gitmek olduğunu belirterek, “Uyanınca hemen karnımı doyuruyorum. Dışarıda her türlü yemek yemeyi seviyorum. Evde de ne olursa yiyorum. Günde 2 paket çikolata yiyorum. Ayrıca döner, hamburger, pizza gibi şeyleri yemeyi de çok seviyorum. Ama artık kilo vermek istiyorum. Benim gibi akranlarım da kilo problemi yaşıyorsa bir an önce sağlık kuruluşlarına, hastanelere başvurmasını öneriyorum. Ayrıca okulda beden eğitimi derslerini çok seviyorum. Derste yürüyüş yapıyoruz, koşu yapıyoruz. Ben de elimden geldiğince derslere katılmak istiyorum ama kilo verdikten sonra da voleybol ve futbol maçları yapmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
Hasan Hüseyin Gültekin’in doktoru Prof. Dr. Şenay Savaş Erdeve de, şunları söyledi:
“Hastamız aslında bebeklik döneminden itibaren kilolu olduğunu ifade ediyor. Yalnız hiç hastane başvurusu olmamış. O yüzden bize başvurduğunda direkt obeziteye bağlı etkilenimleri değerlendirmek için kendisini hastanemize yatırdık. Öncelikle çocuğumuz için sağlıklı bir beslenme planı oluşturacağız. Onun yaşam şeklinde birtakım değişiklikler yapmamız gerekiyor. Beslenme planı, fiziksel aktiviteyle ilgili de bir planlama yapacağız ve kilosunu kendi yaşına uygun şekilde olan ideal ağırlığa göre indirmeye çalışacağız. Bu gibi hastalara baktığımızda tek başına yeme içme etkili değil. Obezite tüm toplumumuz için önemli bir halk sağlığı sorunu. Obezitenin de ne kadar sıklıkla olduğuna baktığımızda ülkemizde her 10 çocuğun biri obez ve her 10 çocuğun 3’ü kilolu grupta. Yani tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu büyük bir problem halinde. Bundan dolayı 4 Mart Obezite ile Mücadele Günü de bizim için çok önemli bir gün. Aslında çocuklarımızda ve ailelerimizde çok erken dönemde beslenme alışkanlıklarının kazandırılması gerekiyor. Yine fiziksel aktivitenin de mutlaka artırılması gerekiyor. Çocuklarımıza baktığımızda örneğin kahvaltı öğününü tüketilmeden evden ayrılınmaması, çok fazla şekerli gıdaların tüketilmemesi, sebze tüketimine ağırlık verilmesi çok önemli faktörler”
“İlk 6 ay sadece anne sütünün sonra da ek gıdalara başlanarak düzenli beslenmenin sağlanması bizim için çok önemli”
Etlik Şehir Hastanesi’nde görevli Diyetisyen Funda Ünal Kıroğlu da, çocuklarda son zamanlarda obezitenin arttığına dikkat çekerek, “Paketli gıdalara ulaşımın kolaylaşması ve hareketsizliğin artmasıyla birlikte çocukluk çağı obezitesine çok sık rastlar hale geldik. Çocukluk çağı obezitesinin önlenebilmesi için en önemli etmenlerde biri yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması. Özellikle çocuklara küçük yaşlardan itibaren aileyle birlikte düzenli yeme alışkanlığının kazandırılması gerekiyor. İlk 6 ay sadece anne sütünün sonra da ek gıdalara başlanarak düzenli beslenmenin sağlanması bizim için çok önemli. Çocuklar büyüme gelişme çağında oldukları için kısıtlı beslenme programları yerine yaşamlarını aktif hale getirebilecek, yaşam tarzı değişikliklerini sağlayabilecek beslenme programlarının oluşturulması bizim için yine son derece önemli oluyor. Günlük beslenmede taze meyve sebzelerin tüketim, kuru baklagillerin tüketimi, et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri tüketimi artırılmalı. Paketli gıdaların tüketimini ise sınırlandırmamız gerekiyor” diye konuştu.
Haber Kaynağı: Demirören Haber Ajansı (DHA)